Basat Tepegöz - Hor Görme Elimden Tut
Arkadaş muhabbetlerinde birkaç kez “herkesin oyunun eşit sayılmaması” fikri üzerine tartışılmıştı. “Herkesin oyu eşit sayılmasın!” diyenlerin sunduğu başlıca sebep seçmenlerin eşit olmayan eğitim seviyeleri... Üniversite mezunu bir işveren ile tarlada çalışması gerektiği için ilkokulunu yarım bırakan adamın oyu bir olamaz bu savı savunanlara göre. Haklı olabilirler mi? Kısmen evet. Kısmen de hayır. Bir kere tüm genellemeler gibi, bu genelleme de muhakkak yanlıştır. Üniversite mezunu birinin yıllar içinde belli bir genişlikte dünya algısı tabi ki oluşmuştur ancak her üniversite mezununun dünya algısı, okula gidememiş her yurttaştan daha geniş midir? Kusura bakmayın ama bu soruya “EVET!” diyebilenleri samimi bulmuyorum…
Çağdaş Özgür Kartal - Çobana Demokrasi mi Lazım (!)…
Geçenlerde bir internet sitesinde bir video izledim. Yeni doğmuş bir bebeğe öğütler veriliyordu bu videoda. Diyordu ki: “bu ülkede herkes eşittir ama göreceksin bazıları biraz daha fazla eşittir, şaşırma!”. Gerçekten de bu ülkede birileri daha fazla eşit, birileri de onlara özeniyor. Daha fazla eşit olanlar parasıyla, nüfuzuyla, gücüyle her yerde hepimizden daha eşitler. Karakolda, polis çevirmesinde, devlet dairesinde, belediyeden yapı ruhsatı alırken vs. Peki ya onlara özenenler kimler diyeceksiniz. Açıklayayım: Bu insanların diğerleri gibi çok parası yoktur. Nüfuzu ya da onu güçlü kılacak bir makamı ve yetkisi de yoktur. Çoğu zaman ellerinde bir üniversite diploması vardır ki bu diploma kendilerini Türkiye’nin Aydınlık Yüzü olarak tanımlamalarına yeter. Kimisi Genelkurmay Başkanı’ndan bahsederken bir dahaki seçimde kesinlikle ona oy vermeyeceğini anlatır kimisi eski cumhurbaşkanını sanatçı olarak tanıtır, kimisi de her şeyi bilir bir tek demokrasiyi kavrayamamıştır. Hepsinin ortak özelliği ise oylarının dağdaki çobandan daha kıymetli olmasıdır. Oylarının dağdaki çobanın oyundan daha kıymetli olması gerektiğine inanırlar ve çobanın seçme yetisini sorgularlar. Onlar da diğerleri gibi farklı olmak isterler. Ellerindeki diplomayla dağdaki çobandan daha eşit olmak isterler.
Demir Selimoğlu - Eşitsizlikler Dünyası
Eşitlik, bu dünya genelinde ancak ve ancak teoride mümkündür. Eşitlik kavramı sıklıkla matematikte kullanılır. Hatta belki de bu kavramın çıkışı bile matematiğe dayanıyor olabilir. Matematik; mümkün olduğunca soyutlamalara dayanan, işin pratik kısmından uzak, özünde olan biteni anlamaya ya da anlatmaya yarayan, kısaca temelde bir hayli teorik bir bilimdir. Matematikte sayılar önemlidir ve bu yüzden eşitlikten bahsetmek mümkündür.
Doruk Tunaoğlu - Tahran 1906
Tebriz'den Tahran'a iki hafta süren yolculuk sonunda bitiyordu. Sıcak bir yaz sabahında şehre giriyordu Hasan. İleride özgürlüğün sembolü olacak Azadi Kulesi'nin dikileceği boş araziden geçerken, bir an duraksadı, atını durdurdu. Parşömen üzerine yazdığı yazısı çantasında mı diye son kez kontrol etti. Emin olunca ‘deh’ diye bağırarak atına ayağının yanıyla vurdu. Sadece bir saatlik yolu kalmıştı ama heyecanına hâkim olmakta zorluk çeken bu asker, atını koşturuyordu. İngiliz Elçiliği'ne doğru, doğuya, güneşin doğuşuna, İran'ın ilk anayasasına ve özgürlüğe doğru koşturuyordu.
Ulvi Sünger - Eşitlik Paradoksu
Eşitlik paradoksunu bilir misiniz? Hani şu adaletin olduğu yerde eşitliğin, eşitliğin olduğu yerde de adaletin ol(a)mama durumu. Herkesin oyunun eşit olmaması durumu, insanı kendi oyunun da bir başkasınınkine kıyasla daha noksan olma ihtimaline sürükleyen, empatik duygusallık sonucu ilk bakışta anında tepkiye yol açabilecek bir durum aslında.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
