Eşitlik paradoksunu bilir misiniz? Hani şu adaletin olduğu yerde eşitliğin, eşitliğin olduğu yerde de adaletin ol(a)mama durumu. Herkesin oyunun eşit olmaması durumu, insanı kendi oyunun da bir başkasınınkine kıyasla daha noksan olma ihtimaline sürükleyen, empatik duygusallık sonucu ilk bakışta anında tepkiye yol açabilecek bir durum aslında.
Ama söz konusu paradokstan yola çıkınca herkesin oyunun eşit olması da bireylerini her alanda sınıflara ayırabilmek için bütün kaynaklarını seferber etmiş, hiyerarşik düzeni toplumsal hayatın her alanına yedirmiş otoritelerin bir nevi vicdan rahatlatma çabası gibi samimi olup olmadığı epey su götürecek bir şeye dönüşüveriyor. Oy tartışmalarıyla popülarite kazanmış dağdaki çobandan yola çıkacak olursak mesela, bu olgu hayatında hiçbir zaman eşit şartlarda yaşayamadığı, devlet denen evrende aynı paraleller üzerinde duramadığı y rütbeli Bay X’le bir kereliğine aynı yerde durmak, sesini aynı perdeden yükseltebilmek demek. Oysa bu imkânı kendisine sağlayan da yılın 364 günü onu o imkânlardan mahrum bırakan gücün ta kendisi değil miydi? Nasıl ki bazı kavramlar bazı insanlara son derece cazibeli geliyorsa -mesela eşitlik gibi, hakkaniyet gibi, adalet gibi- işte bütün hayvanların eşit ama bazı hayvanların daha eşit olduğunun farkında olanlara da bu kavramlar aynı derecede kof ve inandırıcılıktan uzak gelir. O noktada da sevgili Çobanla Bay X’in sandıktan çıkan oylarının terazide dengelenebiliyor olması göz boyamadan öte bir şey değildir. Bacon'ın egemenliğe dayalı devletinden tutun da Macchiavelli'in otoriter devletine ve hatta More'un ütopyasına kadar hangi sisteme bakarsak bakalım yönetilenlerin memnun kalmasından bağımsız olarak, hepsinin kendi içinde bir idari yapılanması var. Bu idari yapılanma içinde demokrasi de yer alıyorsa eğer oy eşitliği de gündeme gelecektir haliyle. Ama eşitlik kavramı da sadece seçim kanunu ile sınırlı kalacaksa orada bir durup düşünmek hatta belki de dağdaki çobanlara karşı pozitif ayrımcılık yapmak bile gerekebilir. Kısaca tüm karamsarlığım ve ‘eşitlikçilikten’ uzak tavrımla söylemeliyim ki arsist bir düzen gerekliliği çocukluktan itibaren bilinçaltlarımıza ince ince nakşedildiği için, yaşadığımız anayasal sistemde herkesin oyu eşit olmalıdır fakat yine bu sistemin sık sık hata vermesinin bir sonucu olarak da herkesin oyunun eşit olması adil değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder