His, düşünce ve davranış gibi 3 kırılımı olan kıskanma olgusu, kimi zaman bu kırılımların bir kısmı kimi zamansa tümü biçiminde tezahür edebilir. Tümünü içerecek şekilde oluşan kıskançlık, yani kıskanma hissini, kıskanmaya ilişkin düşünceleri ve kıskançlık davranışlarını içeren "kıskançlık" biçimi, "sahiplik" ve "güç" faktörlerinin ikisinden de kaynağını alır. Çoğunlukla alt kültürde yer alan, yalnızca "davranış" olarak vuku bulan (yani his ve düşünce kapsamında olmayan) kıskançlık biçimi ise kıskanma eyleminin varoş simülasyonu olarak nitelendirilebilir. "Sahiplik" olgusunun pratikte fazlaca yer al(a)madığı bu kültürde toplumsal olarak yer belirleyici unsur direnme, ayakta kalma ve bastırmadır. Yani ana "survival" tanımı olarak "güç"tür. Mevzubahis alt kültürün "aşk öğretisi" kapsamında şekillenen ilişki ritüelinin beklenen ve benimsenen bir unsuru olarak "kıskançlık" davranışları, alt kültürün kodladığı delikanlı romantizminin simülasyonudur aslında. Salt davranıştan oluşan kıskançlık biçimi, yani kıskanmanın varoş simülasyonu, amaçladığı "güç" ve "güç imajı" oranında ve amacına ne kadar ulaştığına bağlı olarak gerçekliğe dönüşür. Bu durumda yalnızca davranış olmaktan çıkıp düşünsel kıskançlığı da içeren bir biçime bürünür -ki simülasyonu gerçekliğe dönüştüren de tam olarak budur.
Elit kıskançlığında da güç temeli yer alır ama "sahiplik" kurumunun implikasyonları, dolaylı etkileri ve sonuçlarından ulaşılan bir güç temelidir bu. Varoş simülasyonundaki gibi "güç" unsurunun direk temel olduğu bir biçim değildir elit kıskançlığı. Alt kültürde "survival" yolu dayanmaktan, ayakta durmaktan yani güçten geçer. Kıskanma biçimini de alt kültür hayatına bu kadar baskın bir şekilde etki eden "güç" unsurunun şekillendirmesi doğaldır. Benzer bir durum elit kıskançlığında da vardır. Elit hayatında "survival" sahiplikten geçer. Hayatın devam etmesi için ya sahip olmak ya da sahip olunmak zorunludur. Elit zümrenin düşünce ve davranış pratiklerini bütünüyle kaplamış olan "sahiplik" kurumu kıskançlık noktasında da ana etken olarak yer alır.
Kaynağını "güç" unsuru ve enstrümanlarından alan kıskançlıkla "sahiplik" kurumundan alan kıskançlık arasındaki en büyük fark, "güç" kaynaklı kıskançlıkta davranıştan düşünceye, düşünceden hissiyata doğru bir akış, etkileşim ya da empoze olmasıdır. "Sahiplik" kaynaklı kıskançlık tipinde ise hissiyat (yani sahiplenme ve sahiplenilme) düşünceleri, düşünceler ise davranışları şekillendirmektedir. Yani güç kaynaklı kıskançlık ile sahiplik kaynaklı kıskançlık arasında ters bir süreç ve döngü akışı bulunmaktadır.
Kıskanmak son derece insani bir olgudur ya da doğru tabirle, sistemin şekillendirdiği insana uyan, yakışan bir olgudur. Yapı itibariyle ilişkilerin tam merkezinde yer alıp, etkileri itibariyle de ilişkiyi şekillendiren, değiştiren bir olgu olması, kaynağını ilişkiden ya da ilişkiyi yaratan hislerden aldığı şeklinde bir illüzyon yaratsa da; kıskançlık aslında temelini "sahiplik" ve "güç"ten alan bir olgudur. Bu da, mevzubahis unsurların hayatın bütünsel algısını ve gündelik pratiklerini en uç düzeyde baskılayan unsurlar olmasından kaynaklanır. Özetle kıskançlık, aşk ya da sevgi etkileşimli, romantik kaynaklı bir olgu değildir, yani ilişkinin iç unsurlarından değil, hayatın dış unsurlarından kaynağını alır.
CAN BADRİLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder