İnsan sever çünkü kendini güvende, rahat, huzurlu hissetmek için ihtiyacı vardır buna. Ama insan sevmekle kalmaz, sahibi olmak ister. Sadece benimle gülsün, benimle ağlasın; benim yanımdan ayrılmasın ister. Ben ona yeterim, başkasına ihtiyacı yok der, kendinin ihtiyacı olduğu zaman başkalarına gittiğini veya gideceğini bile bile. Bir başkasıyla ağlarsa üzülür ama kızar da bir yandan, bir başkasıyla gülerse sevinir ama kızar da bir yandan. Niye ben değil de bir başkası diye düşünmeden edemez. Aslında içten içe bilir ya da kendini kandırır, yine bana dönecek diye. Zaten en çok da buna kızar, bana döneceğini bile bile neden gitti diye. Asla kaybettiğini düşünmez çünkü aslında kaybetmemiştir de zaten. Hala onu kıskanıyorsa ona dair bir umudu var demektir.
Kıskanmak böyledir, temelini sevgi gibi insani bir ihtiyaçtan alır ve kendisi de son derece insanidir. Sadece istersin; benimle olsun başkasıyla değil, benimle gülsün başkasıyla değil, benimle ağlasın başkasıyla değil… Kıskanmak aslında kontrolsüzce sevmektir. Karşındakinin de insan olduğunu düşünmeden sevmek. O kadar sevmek ki sadece kendine istemek, sevdiğinin ne istediğini düşünmeden belki de düşünemeden sevmek. Sevmek aslında hep kendinden bir şeyler vermektir ya, işte kıskanmak kendinden bir şey vermeden, aksine hep alarak sevmek istemektir.
Güvensizlik değildir kıskanmak çünkü kıskanmak şuursuzca sevmektir ve sevgide samimiyetsizliğe yer yoktur tanımı gereği. Bencilliktir, onu düşünmemektir, duygudaşlık yapmamaktır, her türlü eleştiriyi hak eden bir duygudur belki ama asla samimiyetsizlik değildir, güvensizlik değildir. Düşünmeden, yorumlamadan sadece sevmektir aslında kıskanmak ve kabul etmek gerekir ki seven herkes kıskanır. Kıskanır ama kendini kaybetmeden, haddini yerini bilerek kıskanır. Kendini bilen her seven kıskanır ama sevdiğini üzmemek için susar. Çünkü kıskançlığın şuursuzluğu fazla sevgiden gelmez, kendini bilememekten, toyluktan, anlık çıkışlardan ve belki de sevdiğine değil ama kendine güvenememekten gelir. Ya ben onu hak etmiyorsam ya onu benden alırlarsa diye düşünmeye başladı mı seven, sevgisi şuursuz kıskançlığa dönüşmeye başlar. Önce kendine ve sonra tabi ki sevdiğine zarar verir. Çünkü şuursuzdur kıskanmak; ne yaptığını bilmeden davranmaktır; düşündüklerini, kendine olan güvensizliğini saklamaya çalışmaktır ve kaçmaktır aslında hem de aklınca kaybetmemek için. Çünkü her insan korkar kaybetmekten. Hem de sevdiğini kaybetmekten ölürcesine korkar. Bu korkularını kontrol edemez hale gelirse sevgiden doğan doğal kıskançlıklar sınır tanımadan yıkmaya başlar. Önüne çıkana vurur, ta ki güvene ulaşana kadar. Sevdiğini kaybetmenin en kesin yolu güvenini sarsmaktır çünkü güven bir kere gitti mi gelmek istemez tekrar; ürkek küçük çocuk gibidir, bir kere küstürdün mü bir daha oynamaz seninle zarar görmemek için. İşte bu yüzden kıskançlık da güvene ulaşana kadar vurmak ister engel olmazsan.
Her sevgide kıskançlık vardır çünkü kaybetme korkusu vardır insanda. Hep birlikte olmakla hiç başkasıyla olmamak arasındaki fark ancak gözleri kör olmuş insanlarca anlaşılamaz ve bu yüzden kıskançlık ilk olarak gözleri bağlamaya çalışır. İnsan olmanın bilincinde olmaktır kıskançlığın çaresi. Sevdiğini kıskanacaksın ve farkında olacaksın kıskandığının. Hem ona hem kendine olan güvenini kaybetmeyeceksin çünkü kaybedersen zaten sevdiğini kaybedersin ve kıskanmazsın artık. İşin özü, sevdiğini kıskanacaksın ve kıskandığın için kendini seveceksin ne fazla ne güzel seviyorum diye. Kaybetmekten korkacaksın ama delirmeyeceksin çünkü kaybetmemek, sevdiğin gitmek istemediği sürece senin elinde, bileceksin. Gitme diyebilmek için yüzün olacak ve gerektiğinde diyeceksin. Kaybetmek istemiyorsan ki insan istemez, onun da insan olduğunu unutmayacaksın ve gitmek isterse hoşça kal demeyi bileceksin.
Her insan kıskanır sevdiğini çünkü kaybetmek istemez. Ancak sevginin bir şekli var ki kıskançlığı hiç kabul etmez. Kaybettiğini bile bile seviyorsan hala, artık kıskanmazsın çünkü kıskanamazsın. Kaybetmeyi bile kabul edecek kadar sevdiysen kıskançlık kalamaz artık sende. Gidenin arkasından sadece hoşça kal demezsin, mutlu ol, benle olmanı isterdim ama sen istemedin, git nerde kiminle olabiliyorsan mutlu ol dersin. Elinden gelen varsa yaparsın mutlu olması için ve mutluysa sen de gülümsersin. O mutluysa sen de mutlu olamazsın çünkü sen de insansın ama en azından kıskanmazsın çünkü bilirsin sen kaybettin zaten bari o kaybetmesin dersin. Kısacası kıskanmak sevmektir ve birini kıskanmamak ya kıskanacak kadar çok sevmemeye ya da kaybetmeyi bile göze alabilecek kadar çok sevmeye dalalettir.
DEMİR SELİMOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder